1-) İlk hanımın izin vermesi : Kadın
kocası ile evlenirken, kocasına, benden sonra başka kadınla evlenmezsen
seninle evlenirim der, erkekte kabul ederse bir daha başka bir kadınla
erkek evlenmez.Eğer hanımı izin verirse, erkek ancak
o zaman ikinci bir hanımla evlenebilir.
2-) Belli şartlarda ancak erkek ikinci
bir kadınla evlenebilir. Mesela ; bir savaş olsa erkeklerin sayısı ülke
düzeyinde azalsa (her savaşta olduğu gibi) ülkede kadın nüfusu çok, erkek
nüfusu az olsa. Medeni kanunlara göre her erkek bir kadınla evlense,
fazlalık olan eşitliğin üstünde fazla olan kadınlar ne yapacak? Zina mı,
fuhuş mu ? ( I. Dünya savaşından sonra Almanya’da, Fransa’da olduğu gibi )
Medeni kanunlar buna bir çözüm
üretemiyor. Ama İslam’ın (tek kadınla eşlilik genel tavsiyesi
yanında)
Taaddüt-ü Zevcat meselesi gündeme gelir. Sorun kendiliğinden
çözülür.İlk hanımın iznini alan erkek
ikinci eşini alır ve toplumda kim kimin eşi, kim kimin çocuğu
belli olur.
Toplum ahlakı bozulmamış olur. Türkiye’de çağdaş psikiyatrinin
kurucusu
olan Pr. Dr. Mazhar Osman bu nedenle şunu söyler : “Ben Taaddüt-ü
Zevcatı
bir kusur değil, kemali eser olduğuna inanıyorum.”.Zaten Avrupa’da
tek eşle
yaşayan, zina etmeyen , çocuğu belli olan kaç toplum vardır. Kendi
toplumunun yapısını çok iyi ben Pr. Dr. Forel şunu söylemektedir :
Avrupa’da tek eş taraftarlığı etiket, riyadan başka bir şey
değildir. Erkek hanımını neden kandırsın
ki ? Ya izin alır evlenir yada asla zina yapmaz. Batı ise zina,
fuhuş, hom o-lezbiye n bir toplum olma yolunda, hayvanlarla cinselliğe
yönelmiş bir
çağdaş lut kavmi konumundadır. Bu nedenle Angutil, “Acele T.
zevcat kabul
edilmelidir. Geçen her saat toplumsal bir suç olmaktadır.”
demektedir.Wictor Gambot, Charles Richet;
tek eşlilik, kadına hoş görünmek için uydurul-muş yalan
gösteriştir
derler.Wictor Marqveritte, Ayandan
Gogslere, Dr. Charles Richet, Binet Sanglet... batının içine
düştüğü
buhranı görüp çok kadınla evliliği savunurlar.
3-) Hanımı izin verirse, ( mali,
sosyal-kültürel) şartlarda uygun olsa, erkek kendine sorar: Alacağım yeni
eş ile eski eşim arasında adaleti sağlayabilecek miyim ? ikisinin
çocuklarında da maddi-manevi adaleti gerçekleştirebilir miyim ? cevabı
hayır ise erkek yine evlenemez, hanımı izin verse de. Yani üçüncü şart
“adalet” dir.
Bu üç şartta bir arada olmalı. Biri
eksik olsa, ikinci eş yasaktır.
Özetle erkek ikinci eşle
evlenmek isterse; hanımından izin , kendisinden adalet şartına uyma,
şartlarında uygun olması gerekir.
Bir
erkeğe dört kadınla evlenme izni varda, bir kadına neden dört erkekle
evlenme izni yok ?
1- Çocuk olsa kimin olduğu nasıl belli
olacak. Neslin devamı, miras... buna bağlı. Günümüzde bu DNA testleri ile
anlaşılabilir. Ya 1400 seneden beri geçen sürede bu nasıl anlaşılacaktı ?
O dönemde de İslam, insan ve evlilik vardı.
2-) Pr. Forel’inde belirttiği gibi
erkek çok kadına temayüllüdür. Ama kadın bir erkeği sever (onunla evlenir
veya evlenemez..).
3-) Kadın gebe kalınca 4 erkek ne
yapar ?
4-) Kadın dokuz ayda, erkek bir kaç
günde çocuk sahibi olurlar.
5-) Erkek kıskançtır. (İslâm’da ikinci
eş ilk hanımın iznine bağlıdır.)
Şimdi bir örnek verelim :
Bir mümin erkek ve kadın
düşünelim. Erkek hanımına kötü yoldaki bir kadını gösterip bana izin ver
onunla evlenip onu kötü yoldan kurtaralım dese hanımda izin verse ,
şartlar uygun olsa adaletli davranacağına erkek kanaat getirirse ve o
kadınla evlenirse... boyalı basın olayı nasıl değerlendirir ?
“ Erkeğe bak, eşi üzerine kuma
aldı. Bu adam aşırı dinci, yobaz der, kadın haklarını savunur rolüne
girişmez mi; araba lastiği reklamında mayolu kadınları podyumda yürüten bu
medya ? Kadını bataklıktan
kurtarmak suç, onu her gün bir kaç erkeğe satma çağdaşlık kabul edilir.
Sanki o satılan kadınlar birinin kızı, kardeşi, annesi değil,
uzaydan geldiler...!

Şeriat devletinde her kadın onuru ile "başı dik" olarak yürüyecek!



 |
Metres hayatını savunanlar T.Zevcata karşıdırlar. Genç kızları
kandırıp kullanıp atmak varken evlenmeye niyetin yoksa eline bile
dokunamazsın kuralını isterler mi bazı medeni(!)lerimiz. Ayrıca
istisnai bir durum olan ve toplumun devamını amaçlayan bu tür konular
hakkındaki sorular genelde cevap almak için sorulan sorulardan
değildir, art niyetli sorulardır.

Sevgili...! |
İSLAM NORMALDE HER ERKEĞİN BİR KADINLA
EVLİLİĞİNİ TAVSİYE EDER AMA YA ŞARTLAR DEĞİŞİRSE ?
Letonya:
Letonya’da erkeklerin doğum oranı kadınlardan daha yüksek Ancak
erkeklerin ortalama ömrünün kadınlara kıyasla daha kısa olması, yetişkin kadın
oranının erkeklerden yüzde 8 daha fazla olmasına yol açıyor. Başkent Riga’daki
Letonya Üniversitesi’nde cinsiyetler arasındaki dengesizlik açıkça görülüyor.
Kız öğrenci sayısı erkeklerden yüzde 50 fazla. Bu nedenle de, kadınların kendi
eğitim seviyelerinde erkekler bulmasının zorlaştığını belirtiliyor. Sosyologlar,
kadınların evlenme çağına geldiklerinde de, bu yaşlardaki erkeklerin daha erken
ölmesi ve intihar etme ihtimallerinin dört kat daha fazla olduğunu vurguluyor ve
kadınların ortalama yaşam süresinin erkeklerden 11 yıl daha fazla olduğunun
altını çiziyor. (
Vatan: 14.10.2010)
Moğolistan:
Rusya, Almanya, Avustralya, Yunanistan, İtalya,
Finlandiya:
İŞTE KADIN FAZLALIĞI OLAN ÜLKELER!
Dünyada toplam nüfusun yüzde 49.7’sini kadınlar
oluşturuyor.Rusya, Almanya, Avustralya, Yunanistan, İtalya, Finlandiya
gibi ülkelerde kadın sayısI erkekleri aşmış durumda. Dünyada toplam
nüfusun yüzde 49.7’sini kadınlar oluşturuyor. Türkiye’de olduğu gibi dünya
genelinde de erkek nüfusu kadınlardan fazla. Ancak dünyada kadınların daha
fazla olduğu ülkeler de var. Rusya, Almanya, Avustralya, Yunanistan,
İtalya, Finlandiya gibi ülkelerde kadın sayısı erkekleri aşmIş durumda.Bu
ülkeler arasında başı Rusya çekiyor. Rusya’nın yüzde 46.26’sını erkekler,
yüzde 53.73’ünü kadınlar oluşturuyor. Rusya’da 65.7 milyon erkek, 76.3
milyon kadın bulunuyor. Avustralya’da ise kadın sayısı erkek sayısından
100 bin fazla. Almanya’da da erkek nüfusu 40 milyon 478 bin 53’ken, kadın
nüfusu 41 milyon 922 bin 943 kişi. Ayrıca Brezilya’da 95 milyon kadın
varken, erkek nüfusu kadın sayısından 3 milyon daha az. Yunanistan’da ise
kadın nüfusu 5 milyon 456 bin 32 kişiyken, erkek nüfusu 5 milyon 250 bin
258 kişiden oluşuyor. İtalya’da kadın nüfusu 29 milyon 676 binken, erkek
nüfusu 28 milyon 471 kişi. Finlandiya’da ise 2 milyon 563 bin erkek, 2
milyon 675 bin kadın bulunuyor. (27 Ocak 2009)
Türkiye:
İSLAM NORMALDE HER ERKEĞİN BİR KADINLA EVLİLİĞİNİ TAVSİYE EDER AMA
YA ŞARTLAR DEĞİŞİRSE? TÜRKİYE CUMHURİYETİNDE KADIN NÜFUSU ERKEK NÜFUSUNU
GEÇTİ:
ERKEK:35.171.000
KADIN:35.362.000 (
Posta:06.05.2003)
Kazakistan, Malezya:
KAZAKİSTAN'DA VE MALEZYA'DA DURUM DAHA İLERİ BOYUTLARDA ;İKİ
ÜÇ KADINA BİR ERKEK DÜŞÜYOR NÜFUS OLARAK...ÇAĞDAŞ(!) SİSTEM DİYOR Kİ BİR
ERKEĞE BİR KADIN YA DİĞERLERİ NE YAPACAK...!?İSLAM'DA DİYOR BİR ERKEĞE BİR
KADIN AMA ŞARTLAR DEĞİŞİNCE YOLU AÇIYOR VE BELLİ ŞARTLARDA İKİNCİ EŞE DE
İZİN VERİYOR!
KAZAKİSTAN'IN %70'İ KADIN.16 MİLYONLUK KAZAKİSTAN'DA
KADIN NUFUSU 11 MILYONA YAKLAŞMIŞ DURUMDA .(
Gözcü :30.03.2006)

ÖNEMLİ NOT: GÜNÜMÜZ
TÜRKİYE'SİNDE İKİNCİ EVLİLİK MÜMKÜN MÜ :TIKLAYINIZ
İSLAM'DA
EVLİLİK YAŞI :
TIKLAYINIZ
ÜNLÜ iSLAM ALİMİ ZEMAHŞERİ NEVABİGU'L-KELİM ADLI ESERİNDE:" DENİZDE DALGALARLA
BOĞUŞANLAR MI YOKSA BİRDEN ÇOK KADINLA EVLENEN Mİ TALİHSİZDİR , BİLEMEM"
DEMEKTEDİR...ANLAYANA ...:))
BOŞANMA
Bazı çevreler, İslâm’da kadının
boşanma hakkı yoktur. Erkek kadına üç kere «boş ol » dese boşanma vuku
bulur, iddasındadırlar. Dilin kemiği yok, iftira
atışları serbest. Ama cevap hakkımız saklı.
Öncelikle İslâm’da kadınında
boşanma hakkı vardır. Evlenirken «benim de boşanma hakkım var kabul ediyor
musun ?» sorusuna evet diyen ve bunu yazılı belge haline getiren bir
erkekle evlenen her kadın kocasını boşayabilir. Ayrıca İslâm’da «bir saniyede
üç cümle ile boşanma gibi yani boş ol » ile boşanma yoktur. En az üç ay
süren bir boşanma.
I. Ay: Kadın erkek, kadıya (hakime)
gider. Boşanmak istediklerini söylerler. Kadı onlara bir ay mühlet verir
ve barışmalarını tavsiye eder.
II.Ay : Eşler yine gelirlerse kadı
(hakim) onları yine gönderir. Ailelerinin çağırıp onlara tavsiyede
bulunmalarını söyler. Bir ayda büyüklerinin nasihatları ile geçer.
III. Ay : Vazgeçmemişlerse kadı
onlara; son bir ay , yine gelirseniz kesin boşanma kararı verilir der.
İslami yaşam ve batı tarzı yaşam,
hangi yaşam tarzı insanı mutlu kılar, hangisinde boşanma aza indirgenir.
Cevabı batılı bir araştırmacıdan, Gibbon’dan alalım :
300 senelik Osmanlı dönemi İstanbul
arşivini inceleyen Gibbons, 300 senede İstanbul’da toplam 10 boşanma
davasının olduğunu araştırmaları sonucu bulmuştur.Ya günümüzde 3 saatte
sadece İstanbul ‘un bir mahkemesinde kaç boşanma davası görülmektedir ?
Hangi toplum huzur içinde
yaşamaktadır ? ...
Not: Seçme ve seçilme hakkı
kadınlara Hz. Resul döneminde verilmişti.Hz. resul “Akabe biatlarında “
kadınlardanda biat (kabul oyu ) almıştı fakat ilerki yıllarda iktidarı
elinde bulunduran bazı çevreler erkeklerden olduğu gibi kadınlardan da
seçme ve seçilme hakkını almışlardır... Dolayısı ile çağımız,
müslümanların (.....) hatasını yine islama mal ederek, islmda kadının
seçme ve seçilme hakkının olmadığı, gibi yanlış bir sonuca varmışlardır.
KADININ ŞAHİTLİĞİ
Şahitlik konusunda
iki kadına bir erkeği mi kabul eder İslam...?! Asla!:
İslâm hukûkunda erkeklerin vâkıf olamayacağı ve tamamen kadınların ilgi sahası
olan doğum, bekâret, emzirme ve aybaşı gibi kadınlara mahsûs hallerde, erkeğin
değil, sadece kadının hattâ tek kadının şâhidliği yeterlidir. Bu gibi
konulara, kadınların çokça şâhid olmaları ve erkeklerden fazla gözlem ve
tecrübelere sahip bulunmaları sebebiyle, tek kadının şâhidliği bile geçerli
sayılmıştır. Hattâ Hz. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz’in emzirme konusunda tek
kadının şâhidliğini kabul ettiği bilinmektedir. . Nitekim:
"Erkeklerin muttalî olmadıkları şeylerde kadınların şâhidliği makbûldür."
buyurması bunun en güzel delîlidir.
Doğum için de tek bir kadının şâhidliği kabûl edilmektedir. Rasûlullâh (s.a.v.)
Efendimiz:
"Doğum konusunda bir kadının şâhidliği yeterlidir.." buyurmaktadırlar.
Hz. Ömer (r.a.), boşanma konusunda yalnız başına kadınların şâhidliğini kabul
etmiştir. Hz. Ali (r.a.) da, bir çocuğun öldürülmesine şâhid olan kadınların
şâhidliğini muteber saymıştır
Aslında iki kadının şâhidliğinin bir erkeğin şâhidliğine denk
olduğu iddiâsı, gerçeklerle hiçbir ilgisi olmayan asılsız bir iddiâdır. Konu ile
ilgili olarak Bakara sûresinin 282. âyet-i kerîmesinde şöyle buyrulur:
"Ey îmân edenler! Belirli bir vâdeye kadar birbirinize borçlandığınız zaman onu
yazın. Bunu, aranızda bir kâtib doğru olarak yazsın. Erkeklerinizden iki de
şâhid tutun. Eğer iki erkek bulunmazsa, şâhidlerden kendilerine güvendiğiniz bir
erkek ve -biri unutunca diğerinin hatırlatması için- iki kadın yeter."
Yukarıda
görüldüğü gibi bir bütün olarak ele alındığında, âyetin genel olarak şâhidliği
düzenleyen umûmî bir hüküm koymadığı, âyet-i kerîmedeki hükmün sadece vâdeli
borçlanmalarla ilgili olduğu açıkça görülür.
İki kadın şâhid önerilmesinin
sebebi, birisi yanılırsa diğerinin ona hatırlatması içindir. Ancak âyette "iki
kadın şâhidden biri mutlaka yanılır veya unutur" denmemektedir. "Yanılırsa veya
unutursa" denmektedir.O halde iki kadın şâhidden birisi, şâhidlik ettiği borçlanma akdiyle ilgili
olarak yanılmaz veya unutmazsa, şâhidliğini tam olarak yaptığı için, erkek şâhid
ile kadın şâhidin şâhidlikleri yeterli, aynı zamanda eşit değerde olacaktır. Bu
ise kadının şâhidliğinin, erkeğin şâhidliğine denk olabileceğini gösterir.
Neden mi? ...Çünkü o dönemde kadınlar
ticaretle direk ilgilenmiyordu...Hatta Hz. Hatice bile kendi işlerini
erkeklere, ticaretini erkeklere yaptırıyordu...!O dönemde kendi ilgi
alanlarının dışındaki " vadeli borçlar " konusundaki bu istisnai hükümü
genelleştirmek sadece önyargı ifadesidir...Ayrıca yukarıda da ifade edildiği
gibi kendi ilgi alanlarında olan işler için - mesela doğum,emzirme... -
her kişinin tek şahitliği kabul edilmektedir...
Günümüzde ekonomi özel ilgi alanına giren -
ekonomi alanında eğitim gören kadınlar mesela - kadınlar için bu
ayet tabii kendilerini sınırlandırmaz...Çünkü "unutma ve ilgi alanı
olup olmama " temel sebep...Bu sebep ortadan kalkınca hükümde
kalkar...veya bu şartlara uyan - ilgilenmeyen, unutan,ilgi duymayan
dolayısı ile aklında tutma ihtimali daha az olan - kimsenin şahitliğinde
ilgilenen gruba göre iki kişi şartı aranır.Vadeli borçlarda
şahitlikte esas olan bunlardır - ilgi, alaka,işin içinde olup olamam
ve dolayısı ile ilgi ile paralel unutup unutmama- yoksa cinsiyet :kadın erkek
olup olmama değil ...!
BATILILAR GÖZÜ İLE İSLAM'DA
KADIN
MARSILE POIZER[Çağdaş Fransız düşünür, İslam'ın İnsanîliği)
Avrupalı Hıristiyanlara kadına saygı göstermeyi
öğreten, İspanya yoluyla Müslümanlardır.Kur'an'a göre,kadın,erkekle
aynı cevherde yaratılmıştır. (Kitap-ı Mukaddes'in Tekvin Bölümü'nün
ileri sürdüğü gibi)kadının,erkeği asli günaha sevk ettiğini
söyleyemez.Kur'an'ın ve Hz.Muhammet'in öğretileri,kadın haklarını
bıkmaz usanmaz savunucuları olduklarını ispat etmişlerdir.
EMILE DERMENGHEM (Fransız
oryantalist , Muhammed’in Hayatı)
Şunda hiç kuşku yoktur ki , islam,Arap dünyasında kadının
değerini yükseltmiş ve durumunu iyileştirmiştir.Hz.Peygamber ''En
hayırlınız da, hanımlara karşı en hayırlı davranandır.''Genç kızlar
zorla evlendirilmekten,kadın malını tehditle yemekten,boşanma
durumunda hakkının yitirilmesinden menetmiştir.Hz.Muhammed,dost hayatı
yaşamaktan,cariyeleri fuhşa zorlamaktan menetmiştir. Hangisi daha
iyi:Yasal yolla çok kadınla evlilik mi,yoksa metreslik yoluyla çok
kadınla birliktelik mi?çok kadınla evlilik her ikiside tehlikeli
olan,fuhşu ortadan kaldırırken kadınların da beraber kalmalarının
çözümüdür.Kişi şak'ı gezmeli ki, orada aile edebinin ne derece güçlü
ve sağlam olduğunu görebilsin.
CTE HENRI DE CASTRE (Fransız Binbaşı,İslam ve
Hatıralar)
Müslümanlardaki çok kadınla evliliğe nispet ettikleri
kötülüklerin hepsi gerçek dışıdır.Şark'ta o rezaletleri doğuran
sebep,çok kadınla evlilik değildir.Rezaletler tüm şark'takinden çok
daha fazlasına Paris,Londra,Berlin'de rastlanır.Kadınlar
peygamberlerine birçok yönden şükran borçludurlar.Kur'an'da kadın
hakları ve erkeklerin onlara karşı görevleri konusunda konusunda
ayetler yer alır.Bir müslümana göre haya ile, bir hıritiyana göre haya
arasındaki fark,gökle yer arası kadardır.
ET. DİENT ( Fransız , İslam'ın Nuri İle )
İslam tabiat yasalarına uygun hareket eder.Kilise
ise hayatın bir çok alanında tabiata karşı demogoji yapar ve onunla
çatışır.Hıristiyanlığın kandırmacılığın her türlüsüne rastlar hale
geldik.Hıristiyanlığın görünüşte sarıldığı tek kadınla evlilik teorisi
altın da üçbüyük musibet ve kötülük kendisini gösterir:Fuhuş,evde
kalan kızlar ve evlilik dışı çocuklar.Benzer toplumsal hastalıklar
islam kanunlarının tam olarak uygulandığı ülkelerde nerdeyse hiç
bilinmemektedir.AncakBatı Medeniyetleriyle temasa geçtikten
sonra oralarda sızıp yayılmıştır.Schmitz du mulin tarafından kaleme
alınan L'İslam isimli eserde1827 yılında bütün bir Osmanlı
Başkentinde (İstanbul'da) bir tek genelev bulunmadığı ve şark'ta
Frengi denilen zührevi hastalığı bilinmediği kaydedilir.Şark kadının
çağdaş hayata karışıp geçim için koşturan bu konuda erkeklerle yarışan
ve pek çok mutsuzluk ve bedbahtlıklara maruz kalan Batılı kız
kardeşleriyle aynı strese hedef olanlarından endişe ediyoruz. kadının
muhtaç olduğu esaslar, İslam'ın öğretileriyle tam bir uyum
göstermektedir.
W. DURANT (çağdaş
Amerikalı yazar, Medeniyetler Tarihi)
İslam, Arap
dünyasında kadının değerini yükseltti.Müslüman kadının konumu avrupa
memleketlerindeki kadınınkinden önemli bir konuda farklılık
göstermekteydi. Ebediyat ve bilimde çok sayıda müslüman kadın
yetiştirmişti.
J. S. RESTLER (Fransız , H. Arabiyye )
Kadın, çıkarını ilgilendiren konularda erkeklerle eşit bir çizgiye
yerleştirilmiştir. İslam-i aile çocuğa onun sağlığına ve eğitimine
büyük bir özen gösterir.Kız çocuklarının eğitimi yıllarca da şiir ve
çeşitli ilimler öğrenirler.
DR A. N. SOUSA (
Yahudilikten İslam’a geçen araştırmacı, İslam’a giden yolculuğum)
İlk olarak kadının değerini
yücelten ve hayatta erkeğinki gibi ona da hakkını veren İslam
olmuştur.Aslen yahudi olup Kur'an-ı Kerim'den etkilenerek müslümanlığı
kabul etmiştir.Hıristiyanlar gafletlerimden uyanıp konu üzerinde iyice
düşlünseler, açıkça göreceklerdir ki, İslam bu alanda onlardan tam 13
'asır erken davranmıştır.Bugün boşanmanın müslümanlar arasında az
rastlanır olması buna karşın geçmişte son derece kötü karşılayan
batılılar nezdinde çok olması garip bir durumdur.Mesela ABD'de yılda
200.000'den fazla boşanma vakası meydana gelmektedir.Hz.peygamber
Asya'da kadının değersiz bir mal konumunda saygıdeğer bir kişilik
seviyesine yükseltti.
L. SEDILLOT ( Fransız oryantalist , Genel Arap Tarihi )
Kur'an, ki müslümanların anayasasıdır,
kadının aşağılanmış , onun değerini yüceltmiştir. Beni en çok
sevindiren Hz. Muhammed'in çocuklara gösterdiği özen ve ilgidir.Küçük
çocuklarla oynayıp şakalaşmaktan büyük zevk duyardı.Hz. Muhammet,
babacan bir yumuşaklık ağır başlı ve yüce bir kanun koyucu lisanıyla
yapar.
L . VECCIA VAGLIERI (İtalyan bayan araştımacı , Difa Anil İslam)
Evlilik
konusunda İslam geleneği hayattan başka bir şey talep etmez.Şu ana
kadar, çok kadınla evliliği kesin olarak içtimai bir kötülük ve
ilerleme yolunu tıkayan bir engel olduğuna ilişkin her hangi bir delil
ortaya konulmuş değildir. İslam'da kadın mahkemeye başvurarak
evliliğin feshini isteye bilir.Kötülüğe meydan vermemek ve sonuçlarını
savmak amacıyla müslüman kadının örtünmesi zorunludur, örtünme
geleneği, İslam toplumu için paha biçilmez faydalara kaynak
oluşturmuştur.
L. WEİSS (Macar asıllı düşünür gazeteci,yahudi iken Müslümanlığı
kabul etti, Mekke'ye Giden Yol)
Hz.peygamber, kadın ve erkekleri Allah karşısında eşit
tutan, daha önce duyulmadık kurallar getirdi ilan etmiştir ki,kadında
bütün haklara sahip bağımsız bir kişiliktir.
ROGER GARAUDY (Ünlü Fransız Komünist Partisi'nin eski
yöneticilerinden.Yetmişli yılların sonunda müslüman oldu.)
Kur'an'da
kadın erkeğin ikizi ve ortağıdır.Kur'an, günahın sorumluluğunu kadına
yüklemez . Kuranın prensipleri geçmiş tüm toplum prensiplerinden
ileridir.Batıda kadına mal ve mülkte tasarruf sahibi olma hakkı ancak
19. YY’da verilmiştir.Boşanma hakkı dahil batı’da, 1300 sene sonra bu
hakkı elde edebilmiştir.
SIR HAMİLTON A. R.
GIBB (Çağdaş İngiliz doğu bilimcilinin üstadı sayılır, İ. hadise )
Kur'an'ın ve Hz. peygamber'in orijinal öğretileri tüm
duruluğu yüceliği ve hem kadın hem de erkeğe karşı eşit davranan
adaletiyle yeniden kendini gösterir. Kadına yönelik olarak İslam'ın
tutumu:kişiliğini ve sosyal konumunu anlamadaki metodu ve islami
yaşamanın kadını korumadaki yönetimi diğer dinlerdekinden çok çok daha
üstündür.
LADY E. COBOLD (İngiliz Prenses islam'ı kabul etti.)
Gerçekten diyorum ki,
bizde ve batılıların anladığı şekliyle aşk hala cinsel eğilime yakın
bir şey olarak algılanmaktadır.Terbiye edilmiş aşkın yükselebildiği
yüce noktalara gelince :işte yüksek insani anlamıyla aşk olur.
Müslüman kadınlar bilim ve kültür alanında erkeklerden geride
değillerdi.Kadın erkeğin hak ve sorumluluklar açısından onunla eşit
duruma geldi.Reis oluşu da, onu gücü ve kuvvetiyle koruması kanı
pahasına savunması elinin kazancıyla ona harcamada bulunması içindi.Bu
derece gözetme ve korumadan ibaret olup bunu aşıp kadını ezme veya
hakkını çiğneme noktasına vardırılamaz.Müslüman kadın İstambul'da
bizzat gördüğüm gibi Avrupa'daki kız kardeşlerinden daha özgürdürler.
KWELWM ( İngiliz düşünür Müslüman, İslami Düşünce )
Çok kadınla
evlilik istisnai bir durumdur.İslam'a göre Yüce Allah nezdinde cinsler
arasında hiç bir ayrın yoktur.
LİGHTNER ( İngiliz araştırmacı, İslam Dini)
Müslümanlarda evlilik
Hristiyan yazarların bu konudaki iftiraların kirletilemeyeceği kadar
yücedir. Müslümanlarda ailelerine, gariplere, yaşlılara karşı şefkat
ve iyilik şanlı bir sıfat olup hristiyanların örnek almaları gerekir.Hz.
MUhammed 'in şeriatını inceleyen kimser görecektir ki,o tek kadınla
teşvik etmiş o kadınla konumunu yüceltmiş ve bu konuda çok büyük bir
ilerleme sağlamıştır. İslamda ne genenevlerde ne de fuhuşun
yayılmasına göz yuman bir konu bulunur.Müslüman kadınınkinden öyle bir
yasal konumu var ki, İngiliz kadınınkiden çok daha iyidir.
DR G LEBON ( Fransız, Arap Medeniyeti, Yönetim Ruhu)
İslam kanunları müslüman
erkeklerin iyi davranmadıkları iddia edilen hanımlara miras konusunda
öyle haklar tanımış ki, benzerini bizim kanunlarımızda
bulamazsınız.İslam haksız yere kendisine yöneltilen iddialara karşın
kadının sosyal konumunu ve değerini son derece
yüceltmiştir.Avrupalılar yiğitlik prensiplerini ve bunun gerektirdiği
kadına saygıyı Müslüman araplardan aldılar . şu halde, hıristiyanlık
değil. islamdır ki kadın içinde bulunduğu en derin çukurdan çıkarıp
yüceltmiştir. Günümüzde müslüman kadınların durumu avrupadaki hem
cinslerininkinden daha iyidir.Hak ve değerlerininkinden meydana gelmiş
olan noksanlık, hiçbir şekilde kuran yüzünden değil,ona ters hareket
edildiğindendir.şarkılardaki yasal çok kadınla evlilik, avrupalılar
arasındaki riyakarane çok evlilikten ve bunun sebep olduğu bunca
evlilik çocuklardan daha iyidir.
DR NAZMI LUKA ( Mısırlı hristiyan, Elçi ve elçilik)
İslamda kadın insandır.bu
açıdan erkeğin ikizi olup erkeğin muhatap olduğu emanet yükünün
aynısı onunda omuzundadır. bu din iman ve ruhu arındırma
emanetidir.mısırlı bir hıristiyan.on yaşına varmadan kur-an-ı
ezberlemiş.kuran surelerinde allah huzurunda erkek ile kadın arasında
tam eşitliğe işaret edilir. islam gerçekte değer bakımından cinsler
arasında ayrım yapacak gerici bir din değildir.bilakis değer
bakımından kadın, erkekle tamamen eşittir.ondan ancak varsa erdemiyle
üstün ola bilir.
S. J. MARRSH ( ABD’li , Müslüman oldu)
Müslüman kadına bazı kısıtlamaların
getirildiği var sayılsa bile bunlar sadece ve sadece müslüman kadının
bizzat kendi çıkarlarını güvence altına almak içindir. Batının endişe
ve rahatsızlığını çektiği ailevi problemler barı ve güvence içinde
mutlu yaşayan müslüman ailede asla söz konusu değildir. Müslümanlarda
eşler arasındaki içtenlikle bağlılık sayesinde, huzur dolu bir güven
mevcuttur. başka toplumlarda ise bu güven büyük ölçüde zedelenmiştir.
MUNA A. MACLOSKY
(Alman asıllı
bayan,müslüman oldu, Rical ve Nisa Eslemü )
İslam kadını ve erkeği bir bütünün iki eşit parçası ve
birinin diğerinin tamamlayıcısı kabul eder.İslam, kadının öğretimini
ilim ve kültürle donatılmasını teşvik eder çünkü kadın çocuğun
öğretmeni durumundadır. İslam'da kadının düşünce ve ifade hürriyeti
de, vardır. Müslüman kadın hayatta her açıdan onurlu ve
saygılıdır.Fakat ne yazık ki, günümüzde Batı medeniyetinin sahte
pırıltısıyla kandırılmaktadır.Bununla beraber bir gün mutlaka
gerçekleri görecek ve yanıldığının farkına varacaktır.
R. MARY HOWE ( İngiliz, Müslüman oldu)
Örtünme kadının onurunu
korur ve onu şehvet bakışlarından muhafaza eder. İslam kadını
onurlandırmış ve gerek insan gerekse kadın olarak haklarını tam olarak
vermiştir.Haklarını elde ettiği şekildeki genel kadının aksine batılı
kadın bir Müslüman olarak insanlığından ve haklarından istifade
edememektedir.Mesela batıda kadın çalışıp eve bakmak zorunda
kalmıştır.Müslüman kadın ise bu konuda serbesttir.Evin geçimi ile
erkek yükümlüdür.Allah erkeğe kadınlar üzerinde bir yöneticilik hakkı
vermişse bunun amacı, erkeğin çalışıp hem kendisinin hem ailesinin
geçimini sağlamaktır.
DR. SIGRID HUNKE (Çağdaş Alman
bayan Doğoğu bilimcisi, Erkek ve Kadın ,Batı'nın Üzerine Doğan
Allah'ın Güneşi )
Parlak ebediyatçılar ve şairler
çıkardı.İnsanlarda bunda ne bir anormallik ne de,dini geleneklerine
bir karşı çıkış gördü.Hz.Muhammed, hiç bir zaman kadının toplumdan
dışlanmasını emretmemiştir.
MONTGOMERY WATT
(Ünlü oryantalist, Dekan, Muhammed Fi'l-Medine)
Çok
kadınla evlilik geçici birlikteliklerin zararlarını azaltır.
MİCHEL LELONG ( Fransız
rahip)
Ben burada serbest olduklarını söyleyen ama üzerlerinde
yeni köleliklerin ağırlığını taşıyan kadınlarla sık sık karşılaştım bu
kölelik zincirleri belli daha ince daha kapalıdır ama daha az
tehlikeli değildir.Batılı kadınlar başkasına benzeme ihtirasının
modanın , reklamın işi ya da ,en azından sıgarasının tutkunu ve kölesi
idiler.Gerçek bir müslüman kadın için hatta gerçek bir hıristiyan
kadın için hürriyet her zaman ferdi özerkliğe kolaylıklara kuvvete
sahip olmak değildir gerçek hürriyet sorumluluğunu bilip ona göre
hareket edebilmektedir.
MURAD WILFRIED HOFMANN ( ABD’li Diplomat, Müslüman oldu,Bin Yılda
Yükselen Din: İslam )
İslam kadın karşıtı
bir din sayılmaya başlanmıştır.Sudanlı entelektüel Hasan Türrabi.İslamda
kadın imajının olumlu oluşu temelde Kur'an'ın Havva'ya azdırma suçu
yüklememiş olmasının olumlu etkisine dayanır.Kur'an ayrıca
hamileliğin Havva'ya azdırma cezası olarak verildiğinden de
bahsetmez. Günahı ''her ikisinin de cennetten çıkmasına yo açan
müşterek bir fiil''olarak nitelendirildiği gibi eğpe kemiklerin den
yaratılmış olduğunu da söylemez.Kur'an kadın şahsiyetlere hemen hemen
istisnasız olarak hep olumlu özellikler atfetmiştir.Seba kıraliçesi
Musa'nın annesi Firavunun eşi Meyrem ve annesi gibi...Almanyadaki
boşanmalar 1667'de son altı yıl içinde gerçekleşen bütün evliliklerin
1/3'ini ulaşmıştı.Erkek kardeşim şahidi Kur'an cezai sadece borç
kontratıyla ilgili bir konuda iki kadın istemiştir.kuran çağın kadının
mali işlerle ilgili kuralları bilmemesinden bu konulardan uzman
olmamasından hareketle böyle bir hüküm getirmiştir. Aişe'nin tek
başına rivayet ettiği haberleri tereddütsüz kabul etmiş olmalarıdır.
Hatta Aişe erkek sahabilerin rivayet ettiği bir takım hadiseleri
reddetmiş bir çok rivayeti de, düzeltmiştir.Bu sebeple gerek jeffrefy
lang gerekse fethi Osman'ın şu görüşüne gönül huzuruyla ve içimiz
rahat olarak katılabiliriz.Kadının şahitliği genel olarak
erkeğin şahitliğine denk tir: ancak mali işlerle ilgili muamelelerde
özellikle kadınların ve hususa ilişkin mesleki bir bilgi ve tecrübeye
sahip olmamaları durumunda iki kadın şahit gerekecektir.Böyle bir
yaklaşımla hareket edilirse askerlik hamilelik ve doğum gibi cins
farklılığına dayanan hususlarda kadınla erkeğe farklı muamele
edilmesine cevaz veren Batı hukuku ile İslam şeriatı arasında öze
ilişkin bir fark görülmez. ( Onların Gözü İle İslam'da Kadın: Doç.
Dr. Abdülaziz Hatip)
NOT:
BİZ DİNCİLER (!) HANIM
KARDEŞLERİMİZE CİNSEL GÖZLE BAKMIYORUZ, AMA KADINLARA (VE HER
ŞEYE) CİNSEL GÖZLE BAKAN S. FREUD GİBİ ADAMLARIN İZİNDEN
GİDENLERE KARŞI HANIM KARDEŞLERİMİZİ UYARIYORUZ SADECE, VE DİYORUZ Kİ
: " DİKKAT KADINLARA BAKIŞLARI DAHİL HER ŞEYİ CİNSELLİK İLE AÇIKLAMAK
İSTEYEN, GÖZLERİ-AKILLARI ; LİBİDOLARI OLAN SAPIK DOLU ETRAF! " BİZDEN
UYARMA VE HATIRLATMASI! GERİSİ VE SAVUNMASI İÇ
ALEMLERİNİ AÇIKLAMADA FREUD'U KENDİNE REHBER EDİNENLERDE...!
BİZİM TAİFEDE AZGIN TEKE BİNDE BİR BİLE ÇIKMAZ AMA FREUD'ÇU
TAKIMIN BAKIŞ AÇISI ZATEN SADECE TEKELİK ÜZERİNE...!
MEVZU
HADİSLER VE KADIN
Hadis, peygamber efendimizin
sözlerine denir. Mevzu hadis, kendi şahsi, siyasi,... emellerine ulaşmak
için peygamberimizin ağzından uydurulan, Hz. Resül'ün söylemediği halde
kendisine mal edilen sözlerdir. Uydurma- mevzu hadisler genellikle
kadınlar, siyasi görüşler, ırkçılığa dayanan konular... çerçevesinde
dönmektedir.
Kadınla ilgili bazı uydurma-mevzu hadisler:
" Kadınlara okuma- yazma öğretmeyin: " İbn-i Cevzi, İbn-i Hıbban,
İbn-i Adıyy hadisi kabul etmez, uydurmadır derler. (Kitabul Mevzuat 2/268)
" Kadınlarla istişare edin, onlara tanışın ve onların
söylediklerinin zıttını yapın": Sehavi ve İbn-i Arrak hadisi merfu
görmezler. Ebu Hatim, İbn-i Adıyy , İbn-i Cevzi, İbn-i Hıbban hadisin
uydurma olduğu görüşündedirler. ( El- Makasıdul Hasene: 248 , Tezkiretul
mevzuat :128, Tenzihuş Şeria : 2-204, Silsiletul Ehadis: 432 ) .Ayrıca,
Hz. Resul Ümmü Seleme ile istişarede de bulunmuştur (Makasıdul Ha-sene:
585, Silsile: 436, Keşful Hafa :2-3)
" Kadınlara iteat pişmanlıktır." : Sehavi, Ukayli hadisi uydurma kabul
ederler. ( Tezkiratul Mevzuat : 128, Kitabul Mevzuat : 2, 272)
" Kadınlar olmasaydı Allah'a hakkıyla ibadet edilirdi". Suyuti, Buhari,
İbn-i Adıyy, Ebu Hatim, İbn-i Cevzi, Muhammed Nasuriddin, İbn-i Hıbban
hadisi mevzu kabul ederler. ( Silsiletul Ehadisuzzaif : 74, Tenzihuşşeria
: 1/62, El-leali : 2/59)
" Kadınlar olmasaydı, erkekler cennete girerdi." : İbn-i Arrak, Es- sakafi
hadisi kabul etmezler. ( Camiussağir: 2/113)
"Güzele bakmak sevaptır veya ibadettir, gözü kuvvetlendirir.." : Ebu Nuaym,
Durekutni, İbn-i Cevzi, Sehavi, İbn-i Hacer, Iraki, Zehebi, İbn-i Kayyim,
Muhammed İbn-i Arrak, Nasıruddin... hadisi uydurma kabul ederler. ( El-
Maka- sıd: 129, Silsiletul Ehadissuzaif : 164, Kitabul Mevzuat: 1/63,
Mevzuati Aliyyul Kari: 124, Keşful Hafa: 2/317, Tenzihuşşeria: 201...)
"Uğursuzluk kadın, at ve evdedir." : Peygamber Efendimiz Hz.
Muhammed 'in eşleri, Hz. Aişe bu sözü duyunca: Kur'an-ı indirene yemin ederim
ki, bunu rivayet eden, Ebul Kasım'a (Hz. Muhammed'e) iftira etmiştir.
Resulullah sadece, "Cahiliye insanları, uğursuzluk, kadın, ev ve
hayvandır" dediklerini söylerler.
Hz. Resul bu sözü cahiliye dönemi (İslam öncesi dönem) insanlarının
bir sözü olarak nakleder . İslam, cahiliye görüş ve adaletlerini tümden
reddettiği gibi, uğursuzluk kavramını da kabul etmemekte, reddetmektedir.
" Kadınların akılları ferclerindedir :" : Sehavi, Aliyyul Kari,
Acluni sözün uydurma olduğunu kabul ederler. ( El-Makasıd:292, El esrarul
Merfua : 246, Keşful Hafa: 2/62)
" Döl getiren siyah bir kadın, döl getirmeyen beyaz bir kadınla
hayırlıdır". Iraki, hadis uydurmadır der. ( Mevzuatı Aliyyul Kari : 73).
İslâm'da hayırlı olmanın ölçüsü takva (Sevgi ile karışık korku)'dur.
Ayrıca Kur'an çocuk sahibi olmanın veya olmamanın Allah'tan gelen bir
imtihan vesilesi olduğunu da bildirir . (Şura Suresi : 49-50)
Karı ve kocayı birbirinin dostu ilan eden (Tevbe Suresi : 71),
eşlerin ikisinin de birbirine ısınıp aralarında muhabbet ve merhamet
oluşturan (Rum Suresi : 21). Allah'ü Teala'nın yüce Resül'ü "Sizler
(Kız-erkek) çocuklarınızı seviniz, kız çocukları kendi kendilerini
sevdirirler" buyururlar, Hz. Ömer:" Cahiliye döneminde kadınları, hiç bir
şey saymazdık. Taki İslam geldi, Allah'u Teala onlardan bahsedince, o
zaman kadınların üzerimizde bir takım hakları olduğunu gördük" derken, iyi
amel işleyen kadın veya erkeğin cennete gideceğini bildiren (Nisa
Suresi:124) dinimizin ve onun yüce ilahının kulları arasında ayırım
yapacağını kabul etmek imkansızdır. O, rahman ve rahimdir.
|
KADININ
EŞİNİ SEÇME HAKKI VE İSLAM
Medine’nin yerlilerinden olan Hidam’ın kızı Hansa, bir
gün Aişe validemize gelir ve sorusunu şöyle sorar: Valide, der. Babam beni
itibarlı bulduğu akrabasıyla evlendiriyor. Bana sorma gereği duymuyor. Ben
de bundan rahatsızlık duyuyorum. Ben bir kız olarak hayat arkadaşımı seçme
hakkına sahip değil miyim? İslam bana bu hakkı tanımıyor mu? Babamın
seçtiğini seçmeye mecbur muyum? Aişe validemizin cevabı: Şu anda
Resulullah evde yok. Birazdan gelir. Sorunu O’na soralım, cevabını da
O’ndan birlikte dinleyelim. Sen şuracıkta biraz bekle... Az sonra
Efendimiz (sas) teşrif eder. Aişe validemiz de Hansa’nın sorduğu soruyu
aynen sorar: Kızın seçme hakkı yok mu, der. Hansa bana böyle bir
soru sordu. Babası Hidam onu itibarlı bulduğu bir akrabasıyla
evlendiriyor, kızcağıza sorma gereği de duymuyormuş? Bu soruya Efendimiz
özel bir ilgi gösterir ve ilk emrini verir: Hemen kızın babası
Hidam’ı bulup getirin! Ensar’dan Hidam aranıp bulunur.Resulullah
seni istiyor, derler. Telaşla huzura giren Hidam’a Efendimiz’in ilk
sorusu: Hidam! Sen kızına sorma gereği duymuyor da kendi beğendiğini
mi beğenmeye zorluyorsun? Baba Hidam’ın cevabı hazır: Ya Resulullah,
der. Benim beğendiğim iyi bir ailenin akıllı bir çocuğudur. Kızıma layık
olan da odur! Hidam, seçtiğin bu gençle hayatı yaşayacak olan sen
misin, yoksa kızın mı? Kızımdır ya Resulullah! Öyle ise hayatı
kim yaşayacaksa son söz de onun hakkı değil mi? Kızın yaşayacağı genci
beğenme hakkına sahip olmazsa, beğenmediği gençle nasıl mutlu yaşayacak?
Efendimiz sözünü söyler ve şöyle bağlar: Hemen kızına sormadan
yaptığın bu anlaşmayı durdur! İşte bu sırada ötelerden beklenmedik bir ses
gelir: Ya Resulullah, babamın seçtiğine artık ben de evet, diyorum.
Anlaşmayı durdurmasın! Bundan sonra da şu fevkalâde güzel açıklamayı yapar
Hansa kız. Der ki: Babamın kendi seçtiğini seçmeye beni mecbur
bırakması, şehirde, ‘Kızların seçme hakkı yoktur.’ gibi bir düşüncenin
yayılmasına sebep oldu. Bu yüzden sorma gereği duydum. Şimdi anlaşıldı ki,
kızların seçme hakkı vardır. Ailesi kendi seçtiğini seçmeye kızlarını
zorlayamaz. Artık ben babamın seçtiğine kendi isteğimle evet, diyorum.
Sözünden dönme durumunda kalmasın babam! Elbette hiçbir baba kızına kötü
aday seçmez...( Ahmet
Şahin, 13 Mart 2007)
Halife Hazret-i Ömer'in (ra) "Biz İslam'dan önce kadınları insan
yerine koymazdık.islam gelince onlara hem ayetlerde hem de hadislerde yer
verdi, erkekler gibi hakları anlatıldı. Ondan sonra biz kadınların da
erkekler gibi hakları olduğunu düşünür hale geldik!.." (Buhari,
Müslim).Bir tespit de oğlu Abdullah'tan. "Biz kadınlar hakkında ileri geri
konuşmaktan korkar olduk, vahiy gelir de bizi azarlar kadın hakları
konusunda diye!
Birlikte yaşamak bir şey
değiştirmiyor
Alyanslarını takmadan önce birlikte yaşayan
çiftlerin evlilik süresiyle, birlikte yaşamadan evlenenlerin evlilik
süresi arasında bir fark bulunmuyor.
Amerikan Hastalıkları Kontrol Merkezi tarafından yayımlanan araştırmaya
göre, Amerikalı çiftler arasında hem kadınların hem de erkeklerin yüzde
28'i ilk evliliklerinden önce birlikte oturmuşlar. Bunlardan kadınlardan
yüzde 23 ve erkeklerden yüzde 18'i evlenmeden önce müstakbel eşleriyle
birlikte hiç yaşamamışlar.Araştırmada, evlenmek istedikleri kadınla
birlikte yaşayan ve evliliklerinin süresi 10 yılı aşan erkeklerin oranı
yüzde 71 olarak ortaya çıkarken, bunu yapmayanların oranının da yüzde 69
olduğu belirlendi.Kadınlarda da evlenecekleri erkekle birlikte yaşayan ve
evlilikleri 10 yılı aşanların oranının yüzde 65, birlikte
yaşamayanlarınkinin de yüzde 66 olduğu tespit edildi.
( Ntvmsnbc:
04 Mart. 2010)
LOLİTA İHTİLALİ
Dünkü Milliyet'in 3. sayfasında bir
haber: "12
yaşındaki kız internette tanıştığı adama kaçtı." Sayfayı
çevirin: Edirne'de sevişirken görüntülenen liseli kızın fotoğrafları...
Ve
günlerdir Mardin'den Sivas'a kadar Türkiye'nin dört bir yanından
12 - 13
yaşında küçük kızlara tecavü haberleri... Madalyonun bir
yüzünde
ağzı salyalı sübyancılar var. Peki diğer yüzünde?..Alttan
alta inanılmaz bir "ergen ihtilali" yaşadığımızın farkında
mısınız?Son zamanlarda bir lise mezuniyet balosunda bulundunuz mu hiç?
Gitseniz, gördüğünüz ağır makyajlı, cesur dekolteli, yüksek
topuklu, cep
telefonlu kızların 16 - 17 yaşında olduğuna inanabilir miydiniz
acaba? Levent'te bir estetik kliniğinde görevli bir uzmanla görüştüm.
Dinlediklerime inanamadım:
"14 - 15 yaşında kızlar, ana
babalarından habersiz gelip kaşlarını kaldırmak, fazla yağlarını
aldırmak,
selülit tedavisi yaptırmak istiyor"muş.Geçenlerde bir kız elinde
Angelina Jolie'nin fotoğrafıyla gelmiş ve "Bununki gibi dudak istiyorum"
demiş.18'lik bir lolita da göğüslerini büyütmesi için
yalvarmış. "En büyük istekleri" neymiş biliyor musunuz? Zara'nın ya da
Diesel'in 34 bedenine sığmak...Bunun için yarışıyorlarmış: "Çünkü
televizyonda gördükleri mankenler 34 beden giyiyor. Onu
giyebilmek için 44 kilo kalmaları lazım. Bunun için resmen aç
geziyorlar.
Gün boyu yedikleri, bir kase yoğurt, iki tas salata, sigara, kahve
ve
kola... 500 kaloriyle yaşamaya çalışıyorlar. O yüzden vücutlarında
demir,
sodyum eksikliği var. Yanlış beslendikleri için vücutları hızla
deforme
oluyor, müdahale için de bize geliyorlar."Uzman, bunun son 3
yılda gözlenen bir "patlama" olduğunu söylüyor:
"Ben de
anneyim,
18'lik 'lipolu' (yağ aldırmış) kızları görünce dehşete
kapılıyorum.
Biriktirdiği 300 - 500 milyonla gelip 'Dudağımızı şişir' diyenleri
'Bırakın dudağınızı da gidin kafanızı şişirin' diye geri
yolluyorum." Genelde üst gelir grubundan hastaları bulunan bir
jinekoloğun gözlemleri daha da çarpıcı:
"Genç nüfusta müthiş bir
uyanma var" diyor. 17 - 18 yaşlarında lise öğrencilerinin kürtaj için
başvurduğunu söylüyor ve bazı gözlemlerini aktarıyor:Batı'da
ergenlik yaşı 16 - 17'den 11 - 12'ye geriledi. Amerika'da 10 yaşa
kadar düştü.Genç kızlar annelerinden çok daha erken adet
görüyor
artık...Bunun, iklimden beslenmeye kadar pek çok nedeni olabilir
ama en önemli nedenlerinden biri "psiko - sek süel uyarımın
artması"...Yani, okulda, çevrede ve özellikle de medyada cinsel teşhirin
yaygınlaşması... Baştan çıkarıcı klipler, uyarıcı filmler,
cinsellik yüklü
diziler, çıplaklığa çağıran reklamlar, beyinde ergenliği erken
uyandırıyor, cinselliğin keşfini hızlandırıyor. Özellikle varlıklı
kesimden gençler, lise çağında, özentiyle büyük ve se ksi görünme
derdine
düşüyor. Karşı cinsi de sadece bir s eks nesnesi olarak
görüyor.Anneleri mi? Onlar da kızlarının ponponlu çorapları ve lastik
ayakkabılarıyla genç görünme çabasında... Küçükler büyük, büyükler
küçük görünmek için yarışıyor adeta... Kimseyi
suçlamayalım; bu tablo bizim eserimiz: İyi bir kalça sahibi
olmanın, iyi bir kafa sahibi olmaktan daha fazla prim yaptığı bir
ülkeden
ne bekliyordunuz ki? Kafasını çalıştıranların kafasını koparırken,
kalçasını çalıştıranları baş tacı eden bir toplumda nasıl
çocuklara
"Göğsünü değil, kütüphaneni büyüt" öğüdü verebiliriz ki? Yasak
çare değil... Beyin faaliyetine itibar kazandırmaya ve öncelikler
konusunda topyekün bir hesaplaşmaya ihtiyacımız var.
( MİLLİYET : Can Dündar )
ÇAĞDAŞ HAYAT ( !) VE KADIN
Çağdaş olduğu iddia
edilen hayat tarzında kadınlar ,kendilerinin dış görünüşleri ile değer
kazanacakları konusunda ikna edilmiş durumda
bulunmaktadırlar.Bilgi,görgü,zeka'dan önce uzay çağının ,21. yüzyılının
kadınının (!) değeri sarı (bazen kızıl...! ) saçlar ,ikide bir
değişen vücut ölçüleri daralıp bollaşan, bazen yırtık, bazen sökük ...ama
daima modacılarla kumaş tröstlerinin anlaşması ile çoğu da cinsel
tercihini tuhaf şekilde yapan kreasyoncularca hazırlanmış moda
elbiselerini giyen ,kendince karar vermesine izin verilmeyen makyaj,
giyim, ...hatta hayat tarzına, yaşam tarzına ( yani dinine) başkalarının
karar verdiği evlendiği kocasının yanında yüzünde salatalık maskesi ,
saçlarında bigudi ...vs ile dolaşan ve kocası ile yatağa bu halde iken
girerken sabah evden çıkarken , kocasından ayrılırken makyaj yapmaya
çalışan süslenen, kokular sürünen kadın ne kadar hayatında hür ve
doğru karar verme hakkına sahip olabilmektedirler acaba...?Örneğimize
devam edelim ;her çağdaş kadın aynı şeyi yapsa, eşinin yanında savaş
boyalarını sürünmüş gibi dolaşırken dışarıya çıkarken süslense eşleri
,hayat arkadaşları hanımından uzaklaşıp gözü dışarıya kaymaz mı ?Öyle ya
eşine değilde dışarıdaki insanlar için süslenen kadın eşini ne kadar
kendine bağlayabilir...? Kocasıda tıpkı kendi eşi gibi ,eşi için
süslenmeyen ,başkaları için farkında olmadan süslenen diğer kadınlara ilgi
duysa ,aynı şeyi başka erkek kendi eşine karşı hissetse toplumda aile
,ahlak ne hale gelir ,öyle değil mi!Flörtle başlayıp ,aşkla alevlenen
,evlilikle sonuçlanan çağdaş evlilikler ;ihanet,kısa süren evlilikler ,
boşanmalar asrı olan asrımızın temel kaynağı bu ters mantık olmasın
sakın...! Hatalı olan ne kadın ne de kocadır, hata iki cinsede modern
hayat diye bu tuhaf ve ters mantığı kabul ettirenlerdir!
İslam'da ise kadın dışarıda örtünür , süsünü ,çekiciliğini evde
eşine
saklar.Tabiiki aynı durum erkek içinde söz konusudur!Yine acaba
neden hostes bacılar onlarca erkeğe hizmet ederken , yemek ikram
edip
,yastık kabartıp , kemer bağlarken... medeni olurlar da evlenip
işini terkedip sadece eşine hizmet etmeye karar verince tenkide
uğramaktadır."Hayatını güvence altına almak,ekonomik özgürlük..."
sözlerinin arkasında doğru ve güvenilebilen bir eş ,hayat arkadaşı
bulunamaması gibi bir mantık yatıyor olmasın sakın?
Sokakta kızımızın beline bir erkek kolunu dolasa ona kızarız da adı " dans
" olunca bu harekete neden tepki göstermeyiz acaba !!?? Adı "Moda "
olunca yırtık,çıplak,tuhaf elbiseleri neden doğal karşılarız !
Kızımız veya oğlumuz " don " ile dışarıda dolaşsa buna
karşı çıkarız da adı " mayo veya şort " olunca neden buna
karşı çıkmayız !
SUNUCU -MANKEN İPEK TENOLCAY : "
MİNİ ETEK GİYİP , İNCE ÇORAPLA GEZİYORSAN BAŞKALARIYLA FLÖRT
EDİYORSUNDUR.İLTİFATLAR , BAKIŞMALAR ALDATMA DEĞİL Mİ ?"
( Milliyet
:11.01.2003)
Eğitimli kadınlar cinsel şiddet
mağduru
İstanbul Üniversitesi (İÜ) Adli Tıp Enstitüsü'nce, üniversite öğrencisi ve
mezunu kadınlarla yapılan bir araştırma, katılımcıların büyük bir
bölümünün cinsel şiddet türlerinden en az birisine maruz kaldığını ortaya
koydu. İÜ Adli Tıp Enstitüsü'nden Prof. Dr. Mustafa Fatih Yavuz ile yüksek
hemşire Zehra Kayı, 591'i üniversite öğrencisi olan 700 kadınla, ''Kadın
üniversite gençliği ve mezunlarına yönelik cinsel saldırı'' konulu
araştırma yaptı.Araştırma sonucunda,
katılımcıların yüzde 84'ünün laf atma, açık-saçık konuşma,
röntgencilik, teşhircilik, sarkıntılık, ırza geçme gibi ''sözel, görsel,
dokunsal'' cinsel şiddet türlerinden en az birisine maruz kaldığı
belirlendi. Bunlardan yüzde 44.8'inin, basit cinsel içerikli
dokunuştan zorla cinsel ilişkiye kadar uzanan ''dokunsal şiddet''
türlerinden birini yaşadığı tespit edildi.
Cinsel şiddet türleri arasında ilk sırayı yüzde 81.3 ile sözel ve dokunsal
olanlar aldı. Araştırmaya katılan yaklaşık her 5 kadından birinin
teşhircilik eylemiyle karşı karşıya kaldığı ortaya çıktı. Cinsel
saldırı boyutundaki eylemlerin yaklaşık yarısında fiziksel şiddet
kullanıldı. Yine eylemler sırasında korkutma-tehdit ile kandırma da ilk
sıralarda yer aldı.(Milliyet:12.06.2003)
İLK SIRADA SEVGİLİLER VAR
Araştırma,
sanılanın aksine, cinsel şiddet eylemlerinin yabancılar değil, çoğunlukla
tanıdık kişiler tarafından gerçekleştirildiğini ortaya koydu. Buna
göre, saldırganların yüzde 95'inden fazlası tanıdık.
Çalışmaya göre, ilk sırada
sevgili düzeyindeki erkek arkadaş, ikincisi sırada nişanlılık ve
sözlülük ilişkisi geliyor. Üçüncü sırada ise ens est ilişki türleri
var.Araştırmada, sevgili düzeyindeki
erkek arkadaşların daha çok görsel ve dokunsal cinsel şiddet türü
uyguladığı dikkat çekti.Saldırganların
çok büyük çoğunluğunu ise ortalama 25 yaşındaki erkekler oluşturdu.
Eylemin gerçekleştirildiği yerler arasında ilk sırayı saldırganın evi
aldı. Çalışma, eylemler nedeniyle adli
makamlara başvuru oranının ise hemen hemen yok denecek kadar az olduğunu
da ortaya koydu. Buna göre, adli makamlara iletilen cinsel şiddet türleri
teşhircilik, cinsel içerikli dokunma ve cinsel birleşmeye teşebbüs eylemi
ile sınırlı kaldı ve oranı yüzde 2-3'ü geçmedi.Bu tür eylemleri yaşayanların, çaresizlik ve suçluluk hissiyle utanma
duygusunu yaşadığı da belirlendi.
TAHMİN EDİLENİN DAHA ÖTESİNDE...
Araştırma sonuçlarını değerlendiren
Prof. Dr. Yavuz, cinsel şiddetin
toplumdaki tüm bireyler için bir sorun ve tehlike olduğuna işaret
etti.Prof. Dr. Yavuz, ''Bu çalışma, toplumumuzda cinsel şiddet
boyutlarının
tahmin edilenlerin de daha ötesinde olduğunu ortaya koyuyor''
dedi.
Mağdurların adli makamlara başvurmama nedenleri arasında ilk
sırayı
toplumun olumsuz yaklaşımının aldığına işaret eden Prof. Dr. Yavuz,
bunu; ispatlayama ve saldırganın misilleme yapma korkusunun
takip ettiğini ifade etti.Prof. Dr. M.
Fatih Yavuz, ''Cinsel şiddet eylemlerine maruz kalma oranının yüksekliği,
karşı karşıya olduğumuz sorunun büyüklüğünü de gösteriyor. Adli makamlara
yansıma oranlarının çok düşük olması da, bu soruna hukuksal, sosyolojik ve
medikal açıdan ciddiyetle ve yoğun bir şekilde önem verilmesi gerektiğini
ortaya koyuyor'' diye konuştu.
NOT :
AŞAĞIDAKİ YAZI BİR İSLAM ALİMİNİN YAZISI
DEĞİL,AKSİNE BİR YABANCI YAZARIN EVLİLİĞİN HAYAT BOYU MUTLU ŞEKİLDE
SÜRMESİ İÇİN YAZDIĞI EŞLERE TAVSİYELERDEN OLUŞAN BİR KİTAPTAN ALINMIŞTIR
!
KARŞI CİNSTEN İNSANLARLA ARKADAŞLIK
Karşı cinsten insanların uzun süreli çalışma
ilişkilerinde olaylar genellikle sinsice gelişir.Kişi ”Karşı cinsten
filanca kişiyle sadece arkadaşız” dediklerinde kesinlikle
kendilerini aldatmaktadırlar.Bazen doğru gelebilir yada ilişkinin başında
doğru gelebilir. Oysa pek çok durumda karşı cinsle kurulan arkadaşlık bir
süre sonra, diğerinin zekası yada mesleki yeteneğine duyulan saygıya bağlı
olarak arkadaşlıktan öte bir şey haline gelmeye başlar.İlişki adım adım
daha açık ve güvenilir bir nitelik kazanır.Küçük şeyler paylaşıldıkça bir
takım tesadüfler ve ortaklıklar sonucunda daha yakınlaştığınızı fark
edersiniz.
Eğer evliyseniz eşinizle aranızdaki farklılıklar yavaş yavaş su yüzüne
çıkmaya başlar. Bir bakmışsınız ki yeni arkadaşınızla her şeyde uyuşurken
,eşinizle hiçbir konuda uyuşmaz hale gelmişsiniz.Tabii sonunda diğer
insanla (arkadaşınızla) uyum faktörü yada fiziksel çekicilik nedeniyle
hormonlar faaliyete geçer ve kaçınılmaz olay nihayet gerçekleşir.Olmasını
asla tasarlamadığınız şeyler olur. Konunun trajik
yanı Çoğu cazip şeyin zamanla felaket getireceğinin başta inkar
edilmesidir.Karşı cinsten biriyle gözlerin SANİYENİN ONDA BİRİ KADAR BİR
ZAMANDA uzunca birleşmesi , koridorda yanından geçerken özel bir itina
göstermek,herhangi bir yerde tesadüfen çarpışmak,TOKALAŞIRKEN veya bir şey
alıp verirken ellerin bir iki saniye daha uzun tutulması,… bunlar ve bunun
benzeri ipuçlarını görmemezlikten gelmek … bu gibi şeyler kırmızı
bayraklardır böyle durumlarda kendinize “zararsız flört “ olamayacağını
hatırlatın.
Eğer evli iseniz olan şeyi dürüstçe kabul edin – mazeret aramayın –
ve eşinize bağlılığınızı hatırlayın. İş yerinizdeki arkadaşınızla
veya sekreterinizle bir kere yemeğe çıksam ne olur , demeyin :
Boşanmaların yüzde yetmişi aynı iş yerinde veya yakın iş birliği halinde
çalışan şahısların yakınlaşması sonucu oluşuyor.yüzde ellisi de eşlerden
birinin bir alış veriş merkezinde veya otoparkta karşı cinsten biri ile
tanışması ve o kişiye karşı ilgi duyması ile gerçekleşiyor.
Kısacası sekreterinizle veya işbirliği içinde olduğunuz karşı cinsle iş
yemeğine veya bir yerde buluşmanızın size hiçbir kazancı olmaz
, ama kaybedeceğiniz çok şey olur!
İşin gerçeği bu konuda duyarlı öğütler vardır :” evlilikten önce iffet ,
evli iken sadakat gerekir.”Karşı cinsten biri ile çalışmanız gereken durumlar olacaktır. Bu durumu
önleyemeyebilirsiniz ama kendi düşünce ve konuşmalarınızı pekala
denetleyebilirsiniz.Temel sorun
, dostluk ile flört arasındaki çizgiyi aştığınız zaman sonuçta
bir şeylerin yaşanabilecek olmasıdır.yaşananlarda kötü sonuçlar doğurur.
(
Z. ZİGLAR : HAYAT BOYU FLÖRT )
REKLAMLAR VE KADIN
HAKLARI
-
BIR PARTIDESINIZ ,SIZI NASIL FARKETMELERINI SAGLARSINIZ ? ...GÜLÜMSEMENIZE
GÜVENEREK ( DISLERINIZLE ! )
-
FARKEDECEKLER (SAÇLARINIZI ...)
- BAKALIM
ILK KIM BIRISININ DIKKATINI ÇEKECEK ?
... ( TABII KI EN DEKOLTE GIYINIP, SAÇLARINI AHENKLE
DANSETTIRENLER...)
KRAVAT
RAKLAMINDA BUZ PATENI YAPAN MINI ETEKLI , KRAVATLI ( ! )
BAYAN, MAYO ILE GÖZLÜK REKLEMI YAPAN
MANKEN ( ! ) LER , ...; GÖZLER BAYRAM ETTI , ÜRÜN DEGIL , MANKEN
ILGI TOPLADI HABERLERI ...
Sömürülmek isteyen "çağdaş(!) yaşamı savunmaya
devam etsin ...taki GERÇEK yüzünmüze
çarpana kadar.
HA SAHI ! ! , HIÇ KADIN SÖMÜRÜSÜ YAPAN SAHIBI ASIRI DINCI BIRI
OLAN MAMÜL REKLAMI GÖRDÜNÜZ MÜ ?...
Ne
ilginçtir , " sevgilinizin çıplak resmini gönderim , yayınlayalım"
diyen genel yayın yönetmeni , kendi eşinin çıplak
resminin yayınlamayı reddediyordu bir özel kanaldaki sohbette...!!!
YA
BU HABERLERİ (!) YAPANLARA NE DEMELİ
'
En öpülesi dudaklar' Jessica Alba'nın Colgate'in 'Ağız Sağlığı
Haftası' için gerçekleştirdiği ankete göre erkekler en çok sek si yıldız Jessica Alba'yı öpmek istiyor.Mükemmel
vücut hatlarıyla erkeklerin hayallerini süsleyen ünlü oyuncu Alba 'En
Öpülesi Dudaklar' anketine katılanlardan aldığı oylarla dolgun
dudaklarıyla ün yapan Holywood'un sek si oyuncusu Angelina Jolie'yi bile
geride bırakarak birinci oldu. Son günlerde Hollywood'dun en çok konuşulan
isimlerinden biri olan Alba aldığı bu yeni unvanla yine adından sıkça söz
ettirecek gibi duruyor.(
Milliyet :04.10.2006
)
En güzel kalçalar Beyonce'un Knowles, ABD'de yayınlanan
In Touch dergisinin gerçekleştirdiği bir anketle, 'Hollywood'un en güzel
kalçalı yıldızı' seçildi. Knowles, birçok ünlü ismin yanısıra, kalçaları
da adı kadar ünlenen Jennifer Lopez'i de tahtından
etti.En sek si kalçalara sahip Hollywood
ünlülerini belirlemek için gerçekleştirilen ankette, Jessica Simpson
ikinci, Salma Hayek üçüncü olurken, Lopez bu sıralamada ancak sekizinci
sırada yer bula bulabildi.( Milliyet :02 Ekim 2006)
En güzel ve en çirkin bacaklar seçildi
Bir şarap
firmasının geçtiğimiz günlerde gerçekleştirdiği ankette Hollywood’un en
‘çirkin bacaklı’ ünlüleri belirlendi.
‘Lmbrini’ adlı şarap firmasının düzenlediği ankete katılan 3000 kişi ‘En
çirkin bacaklı’ ünlüleri belirlerken ‘En güzel bacaklıları’ da
unutmadı.Ankette son zamanların en
popüler oyuncularından Kelly Brook’un bacakları ‘en güzel’ seçilirken
şaşalı yaşantısıyla gündemden düşmeyen Victoria Beckham ‘en çirkin’
bacaklı ünlü seçildi.( Milliyet :28 Kasım 2006)
SİZE NE MİLLETİN ORASINDAN BURASINDAN...AKLI, İLMİ, NEZAKETİ..ÖN PLANA
ÇIKARSANIZA..!
BİZLER GAZETELERDEKİ BU TÜR
İĞRENÇ OLAYLARA , HABER NİTELİKLİ YAZILAR GÖZÜYLE BAKMAYIZ,BAKAMAYIZ
!AKSİNE AYNI OLAYLAR BAŞKA GENÇ KIZLARIN- SİSTEMİN KURBANLARININ - BAŞINI
GELMESİN DİYE HAREMLİK-SELAMLIK'I TAVSİYE ETMEKTE, SAVUNMAKTAYIZ!!!
AYRICA YUKARIDAKİ MAĞDUR AİLE DE BİR GÜN BAŞLARINA BÖYLE BİR ŞEY GELECEK
DİYE BEKLEMİYORLARDI. AYNI OLAYIN BAŞINA GELMESİNİ İSTEMEYEN TÜM TOPLUMA
HAREMLİK-SELAMLIK'I SAVUNMALARINI TAVSİYE
EDİYORUZ...SENDİKACI,ÖĞRETMEN,MUHTAR,İŞADAMI,ASKER,POLİS...HEPSİ OKUMUŞ
İNSANLAR AMA EĞİTİM ,NEFSE UYMAYA-ZİNA ETMEYE HATTA
ZALİMLİĞE-SAPIKLIĞA-SÜBYANCILIĞA ENGEL DEĞİL...!
KISACA "HANGİ ÇAĞDAYIZ , 21.YY , ...VS LAFLARININ İÇİ BOŞ , HEDEFİ
KADIN-KIZLARI ERKEKLERİN SOFRASINA YEM YAPMAKTAN BAŞKA BİR İŞE YARAMIYOR !
BASINDAN...!
TÜRKLER
4 YIL FUHUŞ YAPMASA IMF BORCUNU KAPATIR
Son olarak tmamen farklı bir not, bu da önceki günkü Ankara
sohbetlerimden aslında; Amerika’nın yıllık “İnsan Ticareti” raporunda
Türkiye 2. sırada gözüküyor, inanılmaz, utanç verici, beyaz kadın
ticaretinde Türkiye’nin ürkütücü namı önceki hafta New York Times’a da
konu olmuş. Şu halimize bir bakın ey duyarlı okur, ne denebilir?!
Türkiye beyaz kadın ticaretinde 2.sırada. Konuyu aktaran dostum dedi
ki; ‘Türkiye’de kadın ticaretinde yılda dönen para 3 milyar 600 milyon
dolar. Necip Türk milleti fuhuş yapmasa-yaptırmasa 4 yıl içinde buraya
harcadığı parayla IMF ye olan borcunu ödeyebilir.’ Necip Türk milleti
fuhuş ve yan sanayi için 3.6 milyar dolarlık bütçe yaratıyor, Vah
Türkiyem vah.
( Akşam :
23.02.2006)
Dekolte
hasta eder!
Göbeği açıkta bırakan üstler
ve sırtı açık elbiselerle dolaşan kızlar uyarıldı: Bu kıyafetler
hipotermiye (vücut ısısının normalden düşük olması) yol açar, hasta
olursunuz!Büyük Britanya Temel Bakım Vakfı'ndan Catriona Logan, "Genç
insanların giyim tarzını, modanın belirlediğini biliyoruz. Ancak şu
kanıtlanmış bir gerçektir ki, eğer insanlar üşürse enfeksiyonlara çok
daha çabuk yakalanırlar" diyerek genç kızlara şöyle seslendi:"Şu anda
moda, kızları göbeklerini açıkta bırakmaya ya da sırtı açık elbiseler
giymeye teşvik ediyor. Florida ya da İbiza'da yaşıyorsanız sorun yok
ancak, Britanya'da soğuk gecelerde, özellikle bar gibi sıcak
ortamlardan dışarı çıkmadan önce mutlaka sıkıca sarınmalısınız. Ancak
yine de kızların bu uyarıları dikkate alacağını pek sanmıyorum."(
Milliyet :22 Aralık 2005 )
Hastalarına tecavüz eden jinekoloğa ağır ceza
ABD'de hastalarına tecavü z ettiği
iddiasıyla yargılanan jinekolog 20 yıl hapis cezasına çarptırıldı.ABD
Yüksek Mahkemesi Yargıcı Michael Trickey, yaklaşık 3 aydan beri
yargılanması devam Charles Momah adlı jinekologu, jürinin tecavüle
ilgili 2, hastalarına ahlaksız davranışta bulunmakla ilgili 2 iddiadan
suçlu bulduğunu ilan etmesinin ardından 20 yıl hapis cezasına
çarptırdı.İddia makamı, Momah hakkında hastalarına eldiven giymeden
jinekolojik muayenelerde, cinsel temaslarda bulunmak, hastalarının
cinsel organlarını gereksiz yere ultrason çubuğuyla muayene etmek ve
hastalarıyla uygunsuz şekilde flört etmek suçlamalarında
bulundu.Savcılar aynı zamanda doğum uzmanı olan Momah'ın hastalarına
hiçbir tıbbi gerekçe olmamasına karşın bağımlılık yapıcı ağrı
kesiciler yazdığı, cerrahi müdahalede bulunmak amacıyla baskı yaptığı
ve sigorta şirketlerine ameliyatlar için çifte fatura çıkardığını
belirttiler. Momah aleyhine dava açan kadın hastaların sayısı ise 44
olarak açıklandı.(Milliyet:07.02.2006) BOYLE OLAYLAR HER AN
OLABILIR...ERKEK NEFSINE YENILEBILIR, KADINLARI KADIN DOKTOR MUAYENE
ETSIN DENINCE DE NE GERICILIGIMIZ KALIR NE KADIN -BILIM DUSMANLIGIMIZ...!

KADIN
İslâm'da erkekle kadın bir bütünün parçalarıdır. Biri diğeri için
vazgeçilmez hayat arkadaşıdır. İbadet ve muamelelerde cinsiyet
ayrılığından doğan önemsiz bazı farklar dışında, dinî görev ve
sorumluluklarda kadın-erkek eşitliği esastır. İslâm'ın gelişinden önce
toplumda hak ettiği yeri alamayan kadın, İslamiyet'le insana yakışır
haklara sahip olmuştur. Kadının durumundaki bu önemli değişikliği
bizzat Kur'ân-ı Kerîm getirmiş ve Hz. Peygamber bunu tamamlamıştır.
Hz.
Peygamber'e ilk inanan, başka bir deyimle ilk müslüman olan Hz.
Hatice'dir. İlk İslâm kadınları Mekke ve Medine'de ağır ve büyük
hizmetleri yüklenmekten kaçınmamışlar, askerî ve siyasî işlerde erkeklere
yardımcı olmuşlar, hemşirelik mesleğini ilk defa kurarak, yaralı
mücahidleri tedavi etmek, su taşıyıp içirmek, yaralarını sarmak ve hatta
yaralıları Medine'ye kadar taşımak gibi fedakârlıklarda bulunmuşlardır.
Mücahidlerin yanında onlara destek ve cesaret veren bu hanımların
kahramanlıkları hadis mecmualarında kaydedilmektedir.
Kadınlara
karşı iyi davranmak, tatlı ve yumuşak dille konuşmak, kaba ve sert hareket
etmemek Allah Rasûlünün ahlâkındandır. O şöyle buyurmuştur:
"Dikkat
ediniz, sizin kadınlarınız üzerinde, kadınlarınızın da sizin üzerinizde
hakları vardır. Kadınların, üzerinizde olan hakkı günün şartlarına göre
onların yiyecek ve giyeceklerini sağlamanızdır" (1)
"Sizin en
hayırlınız kadınlarına karşı huyu en iyi olanlarınızdır. Ben de aileme
karşı en hayırlı olanınızım" (2)
"Kadınlarınız hakkında Allah'tan
korkunuz. Şüphesiz, onlar sizin yanınızda yardımcılarınızdır. Onları
Allah'ın emâneti olarak aldınız ve cinsiyet uzuvlarınız Allah'ın kelimesi
ile helâl edindiniz" (3)
Hz.
Peygamber evlenilecek bir kadında aranacak vasıfları şöyle belirlemiştir:
"Bir kadınla dört özelliği için evlenilir; Malı, asaleti, güzelliği ve
dindarlığı. Sen dindar olanı tercih et" (4)
Ana-babaya
itaat etmek, iyilik yapmak, şefkat ve merhamet göstermek, tatlı ve yumuşak
davranmak gibi hususlar âyet ve hadislerle emir buyrulmuştur. Kur'ân-ı
Kerîm'de şöyle buyrulur: "Rabbin, yalnız kendisine kulluk etmenizi, ana
ve babaya iyilik etmeyi emir buyurmuştur. Eğer onlardan biri veya her
ikisi senin yanında ihtiyarlarsa, onlara öf bile deme, onları azarlama,
onlara güzel ve tatlı söz söyle. Onlara merhametle tevazu kanatlarını
indir. Onlar için,
"Rabbim onlar beni küçüklüğümde yetiştirirken nasıl merhametli
davrandılarsa, sen de onlara öylece merhamet eyle" diye dua et" (İsrâ,
17/23, 24).
Hz.
Peygamber en çok kime saygı, şefkat ve bağlılık göstermek gerektiğini
soran bir sahabiye "anana" diye cevap vermiştir. Bu soru üç defa tekrar
edilmiş, üçünde de aynı cevabı vermiş, ondan sonra kime sorusuna ise,
"babana" demişlerdir. (5) Anne müslüman olmasa bile, çocukları üzerindeki
saygınlığını korumaktadır. Buna şu
hadiseyi örnek gösterebiliriz. Hz. Ebû Bekr'in kızı Esma'nın, babasından
boşanmış ve müşrik olarak kalmış annesi, bir gün kızını görmeye gelmişti.
Esma, Hz. Peygamber'e, 'Müşrik olan annem' bana geldi. Onunla görüşeyim
mi?" dedi. Hz. Peygamber, "annenle görüş" buyurdu. (6)
Başka bir
hadiste; "Cennet annelerin ayakları altındadır" buyurulur. (7)
Bu duruma göre, İslâm'da anneliğin yeri,
değeri ve şerefi çok yüksektir. Ebeveyne itaatsizlik şirkten sonra en
büyük günah sayılmış, bunun kapsamı sadece "Allah'a isyanda kula itaat
yoktur" prensibi ile sınırlandırılmıştır (8) ...
Hz.
Peygamber devrinde kadın sahabîler ilme büyük katkıda bulunmuşlardır.
Allah Rasûlü'nün kızı Hz. Fatıma duygulu bir şâir olduğu gibi Hz.
Peygamber'in bazı hadislerini de rivâyet etmiştir (10). Hadis rivâyet eden
kadın sahabilerin sayısı çoktur.Bazıları
şunlardır: Ümmü Habibe binti Ebu Süfyan, Ümmü Abd, Esmâ binti Ebu Bekr,
Zeyneb binti Cahş, Meymûne binti Hâris, Fâtıma binti Kays, Dürre binti Ebı
Leheb, Ümmü Haram binti Milhan vd. Bu son sahabi hanım Kıbrıs'ta vefat
etmiş olup. Larnaka civarında medfundur. Kıbrıs müslümanlarınca türbesi
bir ziyaret yeridir.(11)
Hz.
Peygamber kadınların eğitimine büyük önem vermiştir. Kadınlar mescide
geliyor, hadisleri dinliyorlardı. Umumî toplantılara katılır ve bayram
namazlarında da hazır bulunurlardı. Hz. Peygamber bayram hutbesini
erkeklerin saflarına irad ettikten sonra, kadınların saflarına geçer,
onlara da talim ederdi. Ancak hanımlar her zaman mescidde hazır
bulunmadıkları için bir sahabî kadın Hz. Peygamber'e gelerek; "Ya
Rasûlüllah, erkekler geliyor, senin sözünü dinliyorlar. Bizim için de bir
gün tahsis et. O günde gelelim, Allah'ın sana öğrettiklerini bize öğret"
dedi. Hz. Peygamber de onlara haftada bir gün ve yer tahsis ederek orada
toplanmalarını söyledi, belirlenen günde onların eğitim ve öğretimleri ile
meşgul oldu (12). İslâm özellikle Hz. Peygamber'in ailelerine mahrem
meseleleri tebliğ etme görevini yüklemişti. Kur'ân-ı Kerîm'de şöyle
buyurulur: "Evlerinizde okunup duran Allah'ın ayetlerini ve hikmeti
hatırlatın ve nakledin" (el-Ahzâb, 33/34).
Sahabe
hanımlarının haya ve utanması dini konuları sorup öğrenmelerine bir engel
değildi. Özellikle bir fikıh ve hadis âlimi olan Hz. Aişe'nin (ö. 58/677)
bu konuda sayısız hizmetleri olmuştur. O, yalnız kadınların değil, sahâbe
büyüklerinin bile bir çok meselede başvurdukları kimse idi (13). Hz. Aişe,
verdiği hüküm ve fetvalar bir cilde ulaşan yedi sahabe müctehidinden (Fukaha-i
seb'a) birisidir (14). Urve b. Zübeyr (ö. 94/712) "Fıkıh ilmini
Hz. Aişe'den daha iyi bilen kimse görmedim" der.(15) Ebû Mûsa el-Eş'ârî'de
(ö. 44/664) şöyle demiştir:
"Muhammed'in ashabının bize sorduğu
herhangi bir hadisin içinden çıkamadığımızda onu Hz. Aişe'ye sorardık ve
onun yanında sorulan hadise ait muhakkak bir şeyler bulurduk".
İbn
Hazm (ö. 456/1064) sahabe devrinde yetişen hanım fakih ve hukukçular
olarak şu isimleri zikretmektedir: Ümmü Seleme, Ümmü Habîbe, Hafsa binti
Ömer, Hz. Fâtıma, Fâtıma binti Kays, Esma binti Ebî Bekr, Havlâ binti
Tüveyt, Ümmü Şerîk, Sehle binti Süheyl, Ümmü Eymen, Âtike binti Zeyd,
Ümmü'd-Derdâ, Zeyneb binti Ümmü Seleme ve Ümmü Yûsuf (16). İslâm tarihinde
çeşitli alanlarda büyük hizmet ve yararlılıklar göstermiş müslüman
kadınların sayısı az değildir. Tefsîr, Hadîş Fıkıh, Tasavvuf, Şiir,
Hüsnühat, güzel sanatlar, çeşitli hayır işleri vb. İslâm kadınının ilgi
alanları olmuştur.
Sonuç
olarak, İslâm kadınla erkek arasında genel anlamda bir görev bölümü
yapmış, kadına evin iç işlerini, çocukların yetiştirilmesini, ihtiyaç ve
zaruret bulunduğunda da dışarıda çalışma işini yükleyerek, onu kocasının
en yakın yardımcısı kılmıştır. Koca, evin dışında ağır işleri, eşinin ve
çocuklarının yeme içme, barınma ve giyim ihtiyaçlarını karşılama görevini
yüklenmiştir.
1) Tirmizî,
Sünen, V, 111; İbn Mâce, Sünen, l, 594, No: 1851
2) Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 472
3) Ebû Dâvud, Menâsik, 56; İbn Mâce, menâsik, 84; Dârimî, menâsik, 34
4) Buhârî, Nikâh, 15; Ebû Dâvud Nikâh, 2; Nesâî, Nikâh, 13; Ahmed b.
Hanbel, II, 428
5) Buhârî, VII, 69
6) Buhârî, III, 142
7) El-Aclûnî, Keşfu'l-Hafâ, Kahire, 1351/1932, I, 335, No: 1078
8) Buhârî, Ahkâm, 4; Müslim, İmâre, 39
9) Buhârî, Sahih, IV, 136, 137
10) İbn Sa'd, Tabakât, VIII, 19, 30
11) İbn Hayyât, et-Tabakât, Dimaşk 1968, II, 859, 884; M. Tayyib Okiç,
İslâmiyet'te Kadın Öğretimi, Ankara 1979, s. 22, 23
12) Muhammed Ebû Zehv, el-Hadîs ve'l Muhaddisûn,Mısır 1958, s.55; Buhârî,Sahih,I,
36
13) Nevzat Aşık, Sahabeye Hadis Rivayeti, İzmir 1981, s. 78, 79
14) İbn Kayyim, İ'lâm, I, 14 vd.
15) El-Mekkî, Fethu'l Mübîn, s. 157
16) İbn Hazm, Cevâmiu's-Sıre, s. 319, 323

[Alıntıdır]